-
1 ثني
Iثَنْي1. bükümAnlamı: bükmek işi2. katIIثِنْي1. bükümAnlamı: bükmek işi2. kıvrımAnlamı: bir şeyin kıvrılan yeri3. kıvrıntıAnlamı: kıvrım4. kat -
2 عطف
Iعَطَّفَ1. eğmekAnlamı: bir şeyi eğik duruma getirmek2. eğriltmekAnlamı: eğri duruma getirmekIIعَطَفَ1. eğmekAnlamı: bir şeyi eğik duruma getirmek2. eğriltmekAnlamı: eğri duruma getirmekعَطْف1. eğiklikAnlamı: eğik olma durumu, yamukluk2. eğimAnlamı: eğilmiş olma durumu3. bükümAnlamı: bükmek işi4. sevecenlikAnlamı: şefkat5. merhametAnlamı: acıma6. meyilAnlamı: eğiklik, eğim, akıntı7. şefkatAnlamı: acıyarak ve koruyarak sevme8. kat9. eğilişAnlamı: eğilmek ışı veya biçimi10. acımaAnlamı: canlının mutsuzluğuna karşı duyulan üzüntü, merhamet -
3 تأطير
-
4 ثنية
ثَنْيَة1. bükümAnlamı: bükmek işi2. kıvrımAnlamı: bir şeyin kıvrılan yeri3. kıvrıntıAnlamı: kıvrım4. kat -
5 طي
-
6 طية
Iطَيَّة1. bükümAnlamı: bükmek işi2. kıvrımAnlamı: bir şeyin kıvrılan yeri3. kıvrıntıAnlamı: kıvrım4. katIIطِيَّة1. kıvrımAnlamı: bir şeyin kıvrılan yeri2. kıvrıntıAnlamı: kıvrım -
7 غر
Iغَرّ1. bükümAnlamı: bükmek işi2. kıvrımAnlamı: bir şeyin kıvrılan yeri3. kıvrıntıAnlamı: kıvrım4. katIIغِرّ1. safAnlamı: kurnazlığa aklı ermeyen2. çiğAnlamı: erişmemiş olan3. hırboAnlamı: sersem, salak ve kaba saba4. ahlatAnlamı: kaba adam5. hoyratAnlamı: kaba, kırıcı ve hırpalayıcı -
8 لي
-
9 لية
لَيَّة1. bükümAnlamı: bükmek işi2. kıvrımAnlamı: bir şeyin kıvrılan yeri3. kıvrıntıAnlamı: kıvrım4. kat
См. также в других словарях:
boynunu bükmek — 1) acındırıcı, çaresiz bir durumda kalmak Biraz düşündükten sonra ağır ağır başını eğip yere baktı ve boynunu büktü. Y. Z. Ortaç 2) bir durumu, bir işi ister istemez kabul etmek Nevin hayretle boynunu bükerken içeri Behiç girdi. P. Safa 3) bitki… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bükme — is. 1) Bükmek işi 2) Bükülmüş kaytan veya iplik 3) sp. Vücudun bir bölümünü yanındaki bölüm üzerine kıvırma, germe karşıtı Birleşik Sözler gıcırı bükme … Çağatay Osmanlı Sözlük